29 Ekim 1938. Atatürk’ün sağlık durumu iyice kötüleşmiş, zar zor hareket ediyor. Yaşamından umudu kesilmiş, başındaki dostları her şeye hazır halde bekliyor.
Oysa Atatürk, o günkü Cumhuriyet kutlamalarına katılmayı her şeyden çok istemişti. Hatta hipodromdaki kutlamalarda locasına yorulmadan çıkabilmesi için bir asansör bile yapılmıştı.
“Ne olacaksam, orada olayım” demişti.
“Bütün mesuliyet benimdir…Ankara’ya mutlaka gideceğim” demişti…
***
O sırada Atatürk’ün istirahatte bulunduğu Dolmabahçe sarayına çok yakın geçen bir vapur görüldü. Bir vapur dolusu Askeri Lise öğrencisi ilk defa Cumhuriyet kutlamalarına katılamayacak olan Atalarını görmek istemişti. Bayraklarla, çiçeklerle, haykırarak söyledikleri İstiklal Marşı ile Dolmabahçe sarayına yaklaşıyorlardı. ”Atamızı görmek istiyoruz!” diye haykırıyorlardı.
***
Sesleri duyan Atatürk heyecanlandı, doğruldu yatağında. Manevi kızı Sabiha Gökçen’e seslendi:
“Bak Gökçen, gençlerimin sesi…Duydun mu beni istiyorlar…”
“Evet paşam, Bir vapur dolusu genç…Askeri Lise öğrencileri…Cumhuriyet Bayramı törenlerinden dönüyor olmalılar…” dedi Gökçen.
Atatürk, boğuk, kısık bir sesle:
“Çocuklarım…Benim çocuklarım…” diye mırıldandı.
***
O sırada içeri Doktor Neşet Ömer ve Salih Bozok girdi. Atatürk çocuk gibi heyecanlı,
” Duyuyor musunuz?” diye sordu. Salih Bozok “Evet Paşam, duyuyoruz” diye karşılık verdi.
“Onlar, Cumhuriyeti emanet ettiğim gençlerimiz.” dedi Atatürk. İyice doğruldu yatağından.
***
Nöbet odasında Kılıç Ali, pencereyi açmış, gençlere “Gidin!” diye bağırıyor.
“Çocuklarımı görmek istiyorum…” dedi Atatürk.
“Çocuklarımı görmek istiyorum. Buraya kadar gelmişler, hiç değilse onlara el sallamalıyım, beni pencereye götürün!” emrini verdi.
Doktor Neşet Ömer “Fakat Paşam…” diyerek karşı çıkmaya yeltenir ama, Atatürk “Nedir fakat?” diyerek susturur onu. Salih Bozok pencere önüne bir koltuk koyar. Atatürk’ü giydirirler. Sonra Kılıç Ali’nin yardımıyla oturtulur koltuğa.
Atatürk hastalıktan eser yokmuş gibi, gülümseyerek el sallar öğrencilere.
Onu gören gençler yeri göğü inletir. Denize atlayıp yüzmeye çalışanlar olur. “Büyük Atatürk” diye haykırırlar.
***
Atatürk gençlere el sallarken kolu giderek ağırlaşır ve yanına düşer. “Yoruldum” der sadece. Kılıç Ali ve Salih Bozok, onu koltuğu ile kucaklayarak, yatağının yanına getirirlerken, dışarıdan gelen sesler, gittikçe yükselir.
Atatürk’ün “Onları gördüğüm için mutluyum” derken, yumduğu gözlerinden ip gibi yaşlar süzülmektedir…”
***
Bu fotoğraf Mustafa Kemal Atatürk’ün bize son selamıdır…
Nasıl yorum yapayım gözlerim yaşlı 75 yaşın yorgunluğunda ; isimsiz bir kuvvacı babanın evladı olmanın gururu içinde …
((( 🌷 )))
ÂLLÂH’a sonsuz şükürler olsun
((( ☀️ )))
Ülkemiz’e doğan güneşsin
((( 🌍 )))
Dünyâ’da bir eşi olmayan lîdersin
((( 🇹🇷 )))
Sana sevgi, saygı, vefâ, selâm olsun
((( 🏡 )))
En Gerçek Kahraman Atam Paşam
((( 😇 )))
Başöğretmen ve Başkomutan
((( 💜 )))
Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK
((( 💛 )))
Tanıdığım en mütekâmil insan !
((( ✍️ )))
* Yazan : Serap Altun (* Tekâmül Yolcusu )
((( 📖 )))
* Mekân : Başkent Ankara, Türkiye Cumhûriyeti
((( 😥 )))
* Zaman : 11.11.2022
30.08.1939 Kuleli Askeri Lise Mezunu Sabit Ünsal’ın Torunu Seracettin Hakan Ünsal’ım. Dedem 29 Ekim 1938 de son sınıf öğrencisi idi. O gün son sınıf öğrencileri ile rota paylaşılmış. Kuleliden çıkıp, Beylerbeyi, Üskükar dan Karşı yakaya geçilmiş, Vatan da bahsetiğiniz Fener alayına katılım yapıldıktan sonra Sikeci , Karaköy , Fındıkzade, Dolmabahçe, Beşiktaş, Kuruçeşme , Arnavutköyden , karşıya geçilerek Kuleliye geri dönülmesi planlamış. Benim bildiğim kadarı ile, 10 Kasımda Ata’nın Dolmabahçe de olduğundan ne Kuleli öğrencilerinin nede öğretmenlerinin haberleri vardı. Onun için Atatürkü Camda gören öğrencilerin bir kısmı denize atlarken, diğer öğrenciler şuursuzca Atatürkü görmek için Dolmabahçeye doğru çullanarak gemiyi batma tehlikesi ile yüz yüze bırakmıştır. Hazırlıksız yakalanan öğretmenleri aldığı dur emiri yerine getirmeyen öğrencileri zapt edebilmek için beylik tabancalarını çıkarıp havaya ateş etmek zorunda kalmış, Ata’nın emiri ve Salih Bozok un girişimi ile sükunet sağlamış, Denizden çıkanlar ıslak ıslak İstiklal Marşı, 10.Yıl. marşı ve Kuleli Marşı
Eşiliğinde Atatürkün önünde askeri geçiti icra ederler. Bahsetiğiniz gibi Salih Bozok, Kılıç Ali, Sabiha Gökçen, Dr.Neşet Ömer buna şahitlik etmiştir. Hayatının son yıllarında 1939 Kuleli mezunu olan sevgili Dedem, Sabit Ünsal, hastalığından dolayı hiç kimseyi tanımamasına rağmen istiklal marşında ayağa kalkar, ve 10 Kasımlarda saygı duruşunda bulunarak, Salih Bozok’un o gün kendi kalbine sıktığı Atamıza bağlılık kurşununu biz torunlarına ve bizim çocuklarımıza kadar gitmesine vesile olmuştur. Ne Mutlu Türküm Diyene!